Admin Admin
Mesaj Sayısı : 611 Kayıt tarihi : 13/04/07
| Konu: ANNE-BABA HAKKI Çarş. Mayıs 09, 2007 5:25 am | |
| ANNE-BABA HAKKI
Pek çok manevî de ğerin yerle bir olduğu zamanımızda, çiğnenen, unutulan, hakir görülen en büyük değerlerden biri de, Allah’ın Kur’anı Kerim’de pek çok yerde ‘sadece kendisine ibadet’ten sonra zikrettiği bir hakikat olan anne-baba hakkıdır. Öyle bir vahşi devirde yaşıyoruz ki, yıllarca kendisini besleyen, koruyup kollayan, nice sıkıntılara katlanan anne baba, çocuğunun nazarında bir yük, aşağılanan bir varlık olarak görülüyor. Anne baba küçümseniyor, anne baba ademe mahkum ediliyor, anne baba darü’l acezelere terkediliyor, anne baba dövülüyor, anne baba öldürülüyor veya ölümleri arzulanıyor. Halbuki, anne babanın hakları o kadar büyüktür ki, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bir hadislerinde meseleyi şöyle vurgularlar: “ Evlad, babasının hakkını kesinlikle ödeyemez. Bu ancak şu şekilde mümkündür. Babasını bir yerde köle olarak bulur, satın alır, sonra onu hürriyetine kavuşturur. Ancak o zaman hakkını ödemiş olur.” (Müslim) Onlara hürmet, o kadar büyük bir hakikattır ki, Cenab-ı Hak (cc), bu hakikatı Kur’an’da şu şekilde hatırlatıyor: “Rabbin sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza iyilik etmenizi kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırlarsa, kendilerine “öf” bile deme! Onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle! Alçakgönüllülükle, onlara merhamet kanatlarını ger. Ve onlara şöyle dua et: “Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et!” (İsra, 17/23-24) Allah burada, onlar ın evlat üzerindeki haklarını anlatırken, en küçük bir hareket ve söz olan öf demeyi bile haram kılıyor. Bu kadarcık söz eğer haramsa, bundan ötesi; yani onları yalnızlığa terketme, azarlama, küçük görme, tabi ki haramdır. Bu konuda diğer ayetler de şöyle: “ Allah’a ibadet edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya da iyilik ve ihsanda bulunun.”(Nisa, 4/36) “Biz insana ana-babasına karşı ihsanda bulunmasını vasiyet ettik.” (Ankebut, 29/ Anne-babaya iyilik ve ihsanda bulunma emredildikten sonra, özellikle anne nazara verilerek, çocukla en çok meşgul olan, ona en yakın bulunan, kendisini aylarca karnında taşıdıktan sonra, doğumu kendisi için bin bir ızdırap olan, doğumdan sonra da bakımı görümüyle en çok meşgul olan bu ‘şefkat abidesi varlık’ a karşı çocukta minnet hissi uyarılıyor: “Biz insana, ana-babasına ihsanda bulunmasını tavsiye ettik. Annesi onu zahmet üstüne zahmetle taşıdı ve yine bin-bir ızdırapla doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına gelip de kırk yaşına ulaştığında, “Rabbim, bana ve anne-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın işleri yapmamı temin et! Benim için de, neslim için de iyiliği devam ettir. Ben Sana döndüm ve elbette ki ben müslümanlardanım.” (Ahkaf, 46/15) Allah anne babanın evlatlarına karşı yaptıklarını hatırlatarak evlatları anne-babalarına karşı minnet altında bırakmaya devam ederek şöyle buyuruyor: “Biz insana ana-babasına iyi davranmasını tavsiyede bulunduk. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması -en uzun süre olarak- iki yılda olur. İşte bunun için, önce Bana şükret, sonra da ana-babana teşekkür et. Bilesiniz ki, dönüş banadır.” (Lokman, 31/14)
Anne baba, Allah’ın göndereceği azaba karşı en büyük garantimizdir. Zira Allah Resulü, şöyle buyuruyorlar: “Eğer içinizde beli bükülmüş ihtiyarlar, anasından süt emen çocuklar ve diğer canlılar olmasaydı, belalar üzerinize sel gibi akardı.”
| |
|